İngilizce içindeki body ne anlama geliyor?
İngilizce'deki body kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte body'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki body kelimesi vücut, beden, kuruluş, kurum, organizasyon, kaporta, kasa, cisim, ana bölüm, esas kısım, derleme, kişi, şahıs, kimse, gövde, dolgunluk, tek parça streç giysi, vücut kokusu, ceset torbası, ölü sayısı, vücut yağı, beden dili, vücut dili, (kötü) vücut kokusu, su kütlesi, vücut ağrısı, tüm halk, araba tamirhanesi, vücut geliştirmeci, ceset, cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmaz, üst gövde anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
body kelimesinin anlamı
vücut, bedennoun (anatomy, physique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jody takes care of her body by doing exercise. Jale spor yapmak suretiyle vücuduna iyi bakıyor. |
kuruluş, kurum, organizasyonnoun (organisation, organization) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The World Court is the only global judicial body. Dünya Mahkemesi, tek küresel adli kurum olma özelliği taşımaktadır. |
kaporta, kasanoun (body of a car) (otomobil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The car's body was the only thing that was damaged. |
cisimnoun (mass of matter) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The Earth is a planetary body. |
ana bölüm, esas kısımnoun (figurative (main part) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The body of this essay is well written. |
derlemenoun (figurative (collection) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Picasso's body of work is very impressive. |
kişi, şahıs, kimsenoun (figurative (person) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Leslie felt happier than a body has the right to be. |
gövde, dolgunluknoun (wine: full flavour) (şarap) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This wine has a very full body. |
tek parça streç giysinoun (clothing: bodysuit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This body is made of lycra and has snap fasteners at the crotch. |
vücut kokusunoun (informal, initialism (body odor) (resmi olmayan dil, kıs) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Whoa, somebody here has terrible BO. |
ceset torbasınoun (bag for a dead body) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Soldiers have started coming home in body bags. |
ölü sayısınoun (number of fatalities) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) After the earthquake, the body count rose to the thousands. |
vücut yağınoun (fat on body) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That athlete has almost no body fat; she is all muscle. |
beden dili, vücut dilinoun (communication via gesture, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I could tell from her body language that she was disappointed. |
(kötü) vücut kokusunoun (bad personal smell) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Children will typically start to produce body odor once they have started puberty. |
su kütlesinoun (lake, ocean, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He was ready to take his canoe to any body of water within a five mile radius. |
vücut ağrısınoun (severe physical discomfort) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The patient has been suffering from severe body pains. |
tüm halknoun (nation as an entity) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
araba tamirhanesinoun (garage: repairs vehicles) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Joe's body shop is known for reasonable prices. |
vücut geliştirmecinoun (person who lifts weights) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tim is a bodybuilder; he has huge muscles. |
cesetnoun (corpse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The dead body lay undiscovered for three days. |
cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmazinterjection (slang, figurative (expressing complete refusal) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) You'll have custody of my children over my dead body! You want to borrow my jeans? Over my dead body! |
üst gövdenoun (body above the waist) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The sweater covered her upper body, but her legs were still cold. |
İngilizce öğrenelim
Artık body'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
body ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.