Portekizce içindeki deixar ne anlama geliyor?
Portekizce'deki deixar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte deixar'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki deixar kelimesi izin vermek, bırakmak, bırakmak, bırakmak, vermek, bırakmak, emanet etmek, unutmak, getirmemek, bırakmak, vermek, kiraya vermek, bırakmak, bırakmak, ayrılmak, terketmek, izin vermek, müsaade etmek, kılmak, hale/duruma getirmek, miras bırakmak, yapmak, götürmek, sebep olmak, neden olmak, taşımak, arabayla götürmek, arabayla bırakmak, indirmek, önlemek, izin vermek, müsaade etmek, tövbe etmek, bir daha yapmayacağına yemin etmek, -i bırakmak, vazgeçmek, -den ayrılmak, havale etmek, terk etmek, vazgeçmek, çekilmek, bırakmak, bırakmak, ayrılmak, üzerinden atmak, çıkarıp atmak, (birşeyi yapmaktan) büyüyüp/olgunlaşıp vazgeçmek, izlenim yaratmak, intiba uyandırmak, askıya almak, istifa etmek, heyecanlandırmak, coşturmak, hayran bırakmak, hayranlık uyandırmak, hariç tutmak, iyi çalışır hale getirmek, etkilemek, iğrendirmek, tiksindirmek, miras bırakmak, unutmak, -e kendini kaptırmak, hafif ceza vermek, yoksun bırakılmak, mahrum edilmek, yağlamak, berbat etmek, miras bırakmak, -e kendini kaptırmak, aklını karıştırmak, kafasını karıştırmak, yağ sürmek, yapmamak, sakatlamak, haberdar etmek, kızdırmak, geride bırakmak, seyrini izlemek, yok saymak, hiçe saymak, yoksun bırakmak, strese sokmak, bir yana, bir yana doğru, tabii, kendi haline bırakmak, çok korkutmak, rahatlatmak, (birşeyi) yapmadan edememek, işini/görevini yapmamak, kendini kaptırmak, kapıları açık tutmak, meraktan çatlatmak, meraktan öldürmek, yetersiz olmak, didik didik aramak, açık kapı bırakmak, netleştirmek, belirginleştirmek, açıkça anlatmak, damgasını vurmak/adını yazdırmak, (birşeyden) korkmak, ürkmek, akışına bırakmak, delirtmek, çıldırtmak, çaktırmak, bırakmak, suya bastırmak, suda ıslatmak, suda tutmak/bırakmak, suya koymak, düşünmeden/pat diye söylemek, etkileyememek, mutlu etmek, rahat bırakmak, serbest bırakmak, içeri almak, dışında bırakmak, moralini bozmak, yanında getirmemek, -den vazgeçmek, bırakmak, dışarıda bırakmak, içeri almamak, bir kenara atmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
deixar kelimesinin anlamı
izin vermekverbo transitivo (permitir) (geçmesine, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Deixe o garçom passar. |
bırakmakverbo transitivo (abandonar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ele deixou a sua esposa em casa e saiu com os amigos na sexta-feira à noite. Cuma gecesi, eşini evde bırakıp arkadaşlarıyla eğlenmeye gitti. |
bırakmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ele deixou apenas um pedaço de pizza para os outros. |
bırakmakverbo transitivo (birisine bir şey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ele deixou só um pedaço de pizza para os outros. |
vermekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Deixa o seu número comigo no caso de eu precisar entrar em contato. |
bırakmak, emanet etmek(bir şeyi birisine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Posso deixar minhas chaves com você caso algo aconteça? |
unutmakverbo transitivo (esquecer) (eşya) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Oh, não! Deixei o presente em casa. İşe bak. Hediyeyi evde unuttum. |
getirmemekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ele deixou as chaves na mesa da cozinha no caso de alguém precisar sair. |
bırakmak, vermekverbo transitivo (telefon numarasını, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ele deixou o número do seu telefone na secretária eletrônica. |
kiraya vermekverbo transitivo (alugar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ele deixou o flat por $1.000,00 por mês. |
bırakmakverbo transitivo (miras olarak) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Em seu testamento, o pai dela lhe deixou um relógio antigo. |
bırakmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Se você levar a nota de vinte, vai me deixa com menos de cinco. |
ayrılmak, terketmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eu vou deixar esta cidade às três horas. Bugün saat üçte bu kasabadan ayrılıyorum. |
izin vermek, müsaade etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Minha mulher me permitiu sair com os rapazes na noite passada. Eşim arkadaşlarımla çıkmama sesini çıkarmadı. |
kılmak, hale/duruma getirmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) O choque o deixou sem palavras. |
miras bırakmak(como herança) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A casa e todos os seus pertences foram deixados para ela. |
yapmakverbo transitivo (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Você deve desculpas a Keith e é melhor você deixar isso acertado. Ele está realmente chateado. |
götürmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Não se esqueça de deixar as chaves com sua mãe antes de ir. |
sebep olmak, neden olmak(tornar possível por negligência) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ao não usar o freio de mão, ele deixou o carro descer a ladeira. |
taşımakverbo transitivo (sair) (yüz ifadesi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eles deixaram o cinema sorrindo. |
arabayla götürmek, arabayla bırakmakverbo transitivo (dar carona) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Por favor, me deixe na cidade quando for comprar mantimentos. |
indirmekverbo transitivo (araçtan) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eu deixo meu marido no trabalho todas as manhãs. |
önlemekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Não consigo deixar de pensar que ela estava certa o tempo todo. |
izin vermek, müsaade etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Seus pais vão permitir (or: deixar) que você vá ao baile? Annen ve baban dansa gitmene izin verecekler mi? |
tövbe etmek, bir daha yapmayacağına yemin etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-i bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
vazgeçmek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O alcoólatra jurou abandonar seu vício. |
-den ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) É bacana sair de Londres de vez em quando. |
havale etmek(pejorativo) (başka birisine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Os pais largaram as crianças com os parentes e viajaram de férias. |
terk etmek(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Seu namorado a abandonou quando descobriu que ela estava grávida de outro homem. Ele abandonou a mulher quando as coisas ficaram difíceis. |
vazgeçmek(hábito) (alışkanlık) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) James está tentando parar de roer as unhas. |
çekilmek(yarışma, müsabaka, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A lesão do jogador o forçou a retirar-se da competição. |
bırakmak(informal: droga, parar de usar) (uyuşturucu, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dave saiu do vício em heroína dois anos atrás e tem estado limpo desde então. |
bırakmak(imóvel) (vasiyetle, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O piloto do carro que liderava a corrida abandonou com problemas no motor. Karen entrou na faculdade, mas achou o trabalho muito difícil e abandonou no primeiro ano. |
üzerinden atmak, çıkarıp atmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(birşeyi yapmaktan) büyüyüp/olgunlaşıp vazgeçmekverbo transitivo (roupas, por crescimento) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Crianças nessa idade perdem as roupas mais facilmente. |
izlenim yaratmak, intiba uyandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
askıya almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A construção do novo shopping center foi suspensa durante a crise de crédito. |
istifa etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O presidente do comitê decidiu renunciar por problemas de saúde. |
heyecanlandırmak, coşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hayran bırakmak, hayranlık uyandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O domador de leões maravilhou o público com seus truques ousados. |
hariç tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iyi çalışır hale getirmek(fazer algo funcionar bem) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
etkilemek(birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iğrendirmek, tiksindirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
miras bırakmak(formal, jurídico) (birisine bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
unutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) O pão não cresce porque eu esqueci o fermento por engano. |
-e kendini kaptırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hafif ceza vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yoksun bırakılmak, mahrum edilmek(privilégio, direito) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eles perderam o direito de usar a biblioteca porque eles eram muito barulhentos. |
yağlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
berbat etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
miras bırakmak(formal, jurídico) (birisine bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-e kendini kaptırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
aklını karıştırmak, kafasını karıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Seu enigma realmente me confundiu! Qual é a resposta? |
yağ sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yapmamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fred negligenciou manter-se atualizado com seus amigos e lentamente perdeu contato com eles. |
sakatlamak(figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Peter cavalgou seu cavalo muito intensamente na pista e o estropiou. |
haberdar etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ele teve de sair da reunião por um tempo, por isso nós o atualizamos quando ele voltou. |
kızdırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
geride bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
seyrini izlemek(deixar-(se) levar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devíamos deixar os acontecimentos seguirem seu curso. |
yok saymak, hiçe saymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yoksun bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Os pais privaram suas crianças de afeição. |
strese sokmak
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bir yana, bir yana doğruexpressão |
tabiiexpressão (com certeza) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
kendi haline bırakmak(birisini, bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çok korkutmak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Você tinha que pular na minha frente desse jeito? Quase me matou de susto! |
rahatlatmaklocução verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(birşeyi) yapmadan edememek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Não posso deixar de notar a enorme mancha de café na frente da sua blusa branca. |
işini/görevini yapmamakexpressão (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kendini kaptırmak(expressão) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ela se deixa levar pelo Natal e gasta dinheiro demais com tudo. |
kapıları açık tutmakexpressão (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
meraktan çatlatmak, meraktan öldürmekexpressão (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yetersiz olmakexpressão (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
didik didik aramakexpressão (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
açık kapı bırakmakexpressão verbal (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando a medalhista de ouro caiu, ela deixou as portas abertas para outras competições. Não cortando completamente os laços com países que eram aliados, o primeiro ministro está deixando as portas abertas para negociações futuras. |
netleştirmek, belirginleştirmeklocução verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
açıkça anlatmakexpressão (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
damgasını vurmak/adını yazdırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(birşeyden) korkmak, ürkmekexpressão verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
akışına bırakmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
delirtmek, çıldırtmakexpressão verbal (informal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çaktırmakexpressão verbal (figurado, revelar algo) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John tentou seu melhor para não deixar escapar nada da festa surpresa de Jane. Eu estava desapontado, mas não deixei escapar. |
bırakmak(bir şey yapmayı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
suya bastırmak, suda ıslatmak, suda tutmak/bırakmak, suya koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Robert deixou de molho sua camisa manchada em uma bacia de água. |
düşünmeden/pat diye söylemek(dizer num impulso) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
etkileyememek(não despertar o interesse) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
mutlu etmekexpressão verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
rahat bırakmakexpressão verbal (evitar transtorno) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
serbest bırakmakexpressão verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
içeri almakexpressão verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Há alguém na porta chamando por você. Devo deixá-lo entrar? |
dışında bırakmaklocução verbal (excluir, não levar em conta) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
moralini bozmakexpressão (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yanında getirmemekexpressão verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Só quando cheguei ao aeroporto que percebi que tinha deixado meu passaporte para trás. |
-den vazgeçmek, bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Val simplesmente não podia deixar passar a oportunidade de passar o verão no sul da França. |
dışarıda bırakmak, içeri almamakexpressão verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nancy sempre deixa a gata do lado de fora à noite. |
bir kenara atmaklocução verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Portekizce öğrenelim
Artık deixar'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
deixar ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.