İspanyolca içindeki seguir ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki seguir kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte seguir'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki seguir kelimesi takip etmek, izlemek, dinlemek, uymak, uymak, riayet etmek, arkadan gitmek, arkadan gelmek, ardından gelmek, sonra gelmek, izlemek, takip etmek, takip etmek, anlamak, kavramak, idrak etmek, uymak, itaat etmek, uymak, devam etmek, devam etmek, dayanmak, devam etmek, uzatmak, devam etmek, sürmek, devam etmek, peşinden yürümek, izlemek, takip etmek, peşinden gelmek, korumak, devam etmek, durmamak, durmadan devam etmek, -e bakarak, devam etmek, devam etmek, durmak, kalmak, takip etmek, izlemek, seyrini izlemek, devam etmek, izlemek, izlemek, (yapmaya, vb.) devam etmek, sürdürmek, devam etmek, elde etmeye çalışmak, devam etmek, ilerlemek, gelmek, ölçülmek, devam etmek, bırakmamak, sonra gelmek, sıradaki, devam etmek, ısrarla sürdürmek, geçmek, izlemek, takip etmek, arkasından gelmek/girmek, dinlemeye devam etmek, ağır ağır ilerlemek, sürdürmek, devam ettirmek, ayak diremek, devam ettirmek, sürdürmek, izini sürmek, ilerlemeye devam etmek, uzatmak, güzel şarkı söylemek, notaları doğru okuyarak şarkı söylemek, herkesin yaptığını yapmak/çoğunluğa katılmak, umudunu korumak, ümit etmeyi sürdürmek, iyi iş yapmaya devam etmek, aynen devam etmek, devam etmek, iletişimi sürdürmek, aynı hızda gitmek, fikrini değiştirmemek, bağlantıda olmak, aynı kalmak, durmaksızın yürümeye devam etmek, yetişmek, sonunu getirmek, başka yere gitmek, çalmaya devam etmek, ilerlemek, -de devam etmek, akın etmek, gerçekleştirmek, peşinden gitmek/koşmak, kovalamak, hızına yetişmek, devam etmek, temas halinde olmak, iletişimde kalmak, ardından gelmek, uymak, gerçekleşmek, ayak uydurmak, hayatına devam etmek, yaşamına devam etmek, devam etmek, sinsice izlemek, gizlice takip etmek, kalmak, geçmek, başlamak, başlatmak, neticesi olmak, uyumlu hareket etmek, öndeki arabanın hemen arkasından gitmek, geri kalmamak, örnek almak, örneğe göre yapmak, suyuna gitmek, temas halinde olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
seguir kelimesinin anlamı
takip etmek, izlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Siga el camino hasta llegar a la oficina de correos. Postaneye gelinceye kadar yolu takip et. |
dinlemek, uymakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sigue sus corazonadas, adonde quiere que lo lleven. Ne olursa olsun her zaman kalbinin sesini dinler. |
uymak, riayet etmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Deberías seguir sus consejos. Tavsiyelerine uymanız gerekiyor. |
arkadan gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Yo iré primero, y tú me sigues. |
arkadan gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Lo que sigue es un ejemplo de cómo no hay que actuar. |
ardından gelmek, sonra gelmekverbo transitivo (sıra) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) En el alfabeto cirílico, la B sigue a la A. |
izlemek, takip etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Siguieron cada uno de sus movimientos. |
takip etmek(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Sigues la política actual? |
anlamak, kavramak, idrak etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Me sigues? |
uymak, itaat etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alina siguió cuidadosamente el patrón de tejido del jersey. |
uymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Por más esfuerzo que hagamos, es muy difícil seguir una dieta y adelgazar. |
devam etmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siguió como si nada hubiera pasado. |
devam etmek(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La reunión siguió hasta las siete de la tarde, y no habíamos llegado a ningún arreglo. |
dayanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Después de doblarse el tobillo, a la corredora se le hizo muy difícil seguir. |
devam etmek(inatla) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Por qué sigues hablando cuando te pedí que hicieras silencio? |
uzatmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me inscribí a una maestría porque quería seguir siendo estudiante lo más posible. |
devam etmek, sürmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
devam etmekverbo transitivo (bir şeyi yapmaya) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pocos futbolistas profesionales siguen jugando a los cuarenta. |
peşinden yürümek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
izlemek, takip etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La policía sigue varias pistas para cazar al sospechoso. |
peşinden gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En el alfabeto, la B le sigue a la A. |
korumak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Su hija planea seguir con el negocio igual a como era antes. |
devam etmek(bir şeyi yapmaya) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La maestra ignoró la pregunta de Jake y siguió hablando. |
durmamak, durmadan devam etmekverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Siguió sin detenerse a comer. |
-e bakarak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siguiendo el mapa, el hotel debería estar en la esquina de la siguiente calle, a la derecha. |
devam etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siguió trabajando hasta las seis. |
devam etmekverbo intransitivo (yola, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Colón siguió navegando rumbo al este hasta que encontró tierra firme. |
durmak, kalmakverbo transitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Soy feliz y quiero seguir así. |
takip etmek, izlemekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le siguieron todo el camino hasta su casa. |
seyrini izlemekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Debemos dejar que los acontecimientos sigan su curso. |
devam etmekverbo transitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sigue derecho y te vas a encontrar la tienda. |
izlemekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Roberto siguió los eventos que llevaron a la crisis. |
izlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(yapmaya, vb.) devam etmek, sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Al principio le costaba bastante a Eva, pero persistió y aprobó el examen de conducir al primer intento. |
devam etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Lamento la interrupción, por favor continúe. |
elde etmeye çalışmak(estudios) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Melanie hace la carrera de medicina. |
devam etmek(kaldığı yerden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Continuaron su conversación después del discurso. Konuşma bittikten sonra sohbetlerine devam ettiler. |
ilerlemek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si el tratamiento continúa con normalidad, el paciente seguramente se recuperará. |
gelmek(bir şeyden sonra) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El otoño viene antes que el invierno en las estaciones del año. |
ölçülmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿En cuánto está el marcador? |
devam etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No te detengas (or: no pares): ya queda poco para llegar a la cima. |
bırakmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si sigo a rajatabla esta dieta podría volver a usar mis pantalones preferidos para Navidad. |
sonra gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La letra Q va después de la P en el alfabeto inglés. |
sıradaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¿Quién es el siguiente? |
devam etmekverbo intransitivo (bir şey yapmaya) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Después de jubilarse, Jane siguió (or: continuó) trabajando como profesora suplente. |
ısrarla sürdürmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Megan persistió en su negativa a dejar que los nuevos empleados eligieran sus escritorios. |
geçmek(başka konuya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si todos entendieron, sigamos adelante. |
izlemek, takip etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los cazadores han seguido al jabalí por horas. |
arkasından gelmek/girmek(persona) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siguió a su mujer hasta la casa. Karısının peşinden eve girdi. |
dinlemeye devam etmek(radyo programı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Volveremos después de estos comerciales, ¡quédense! |
ağır ağır ilerlemek(con dificultad) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sürdürmek, devam ettirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Van a continuar con el proyecto, o se suspendió definitivamente? Projeyi sürdürecekler mi, yoksa tamamen iptal mi edildi? |
ayak diremek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sigue preguntándole por una cita, no puede resistirse mucho más. |
devam ettirmek, sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rita todavía mantiene su jardín a pesar de que ya tiene ochenta años. |
izini sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los nativos pueden rastrear un animal a lo largo de muchas millas. |
ilerlemeye devam etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uzatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Me gustaría saber si van a extender el programa otro año. |
güzel şarkı söylemek, notaları doğru okuyarak şarkı söylemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No puede seguir la melodía. Cada nota que canta es la equivocada. |
herkesin yaptığını yapmak/çoğunluğa katılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si crees en la causa perfecto, pero no sigas al rebaño porque sí. |
umudunu korumak, ümit etmeyi sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No sabemos si volverá a casa. Todo lo que podemos hacer es mantener las esperanzas. |
iyi iş yapmaya devam etmek, aynen devam etmekexpresión (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi profesor me dijo que siguiera así cuando saqué un diez en el examen. |
devam etmek(yola, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sigue derecho hasta el próximo semáforo y luego dobla a la izquierda. |
iletişimi sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi tío y yo nos mantuvimos en contacto después de que se mudara a Australia. |
aynı hızda gitmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Juan no pudo seguirle el ritmo al resto de los corredores. |
fikrini değiştirmemekexpresión (coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ya no gastes más saliva. Seguirá en sus trece por más que la trates de convencer. |
bağlantıda olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Chau, ¡no te olvides de mantener el contacto! |
aynı kalmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
durmaksızın yürümeye devam etmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me llamó, pero yo fingí no haberla escuchado y seguí de largo. |
yetişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Caminaba tan rápido que yo apenas podía seguir el ritmo. |
sonunu getirmek(bir işin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él es muy bueno para comenzar las cosas, pero nunca parece acabar lo que empieza. |
başka yere gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Realmente he disfrutado este tiempo en Roma, pero me llegó el momento de seguir viaje. |
çalmaya devam etmeklocución verbal (müzik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La banda siguió tocando a pesar de que el Titanic se hundía en el océano. |
ilerlemeklocución verbal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El ejercito de Aníbal siguió adelante en su marcha hacia los Alpes. |
-de devam etmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
akın etmekverbo transitivo (Puerto Rico coloq) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nos seguían llegando cartas de felicitación después de la boda. |
gerçekleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El municipio seguirá adelante con su proyecto de agrandar la calle. |
peşinden gitmek/koşmak, kovalamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El policía persiguió al ladrón por la calle. |
hızına yetişmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La anciana luchaba por seguir el ritmo de su ágil nieta. |
devam etmek(bir şeyi yapmaya) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jill decidió seguir adelante y hacer lo que amaba hacer. |
temas halinde olmak(birisiyle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Prométenos que te mantendrás en contacto con nosotros cuando estés fuera. |
iletişimde kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Todavía hoy, después de tantos años, sigo en contacto con mis amigos de la niñez. |
ardından gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La discusión que siguió a la reunión duró más de una hora. |
uymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Leo quería que le haga una broma a la maestra con él, pero me negué a seguirle la corriente. |
gerçekleşmeklocución verbal (planlandığı gibi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La reunión seguirá adelante. |
ayak uydurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El Real Madrid es tan bueno que a los otros equipos les cuesta seguir el ritmo. |
hayatına devam etmek, yaşamına devam etmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Roger está listo para seguir adelante después de su divorcio. |
devam etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La profesora nos dijo que siguiéramos con el ejercicio que nos había asignado mientras preparaba el examen. |
sinsice izlemek, gizlice takip etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El gato siguió sigilosamente al ratón. |
kalmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me di cuenta de que para seguir tomando parte de la competencia debía trabajar más. |
geçmek(bir sonraki konuya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Avancemos al siguiente punto en la agenda. |
başlamak, başlatmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Seguimos adelante con el proyecto después de que el jefe nos diera el sí. Patronun onayını aldıktan sonra projeye başladık. |
neticesi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los cambios que siguieron a las reuniones entre el ayuntamiento y los residentes locales mejoraron de verdad la zona. |
uyumlu hareket etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No siempre hago lo que sugiere, pero le sigo la corriente a mi madre para hacerla feliz. |
öndeki arabanın hemen arkasından gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un coche rojo me siguió de cerca hasta el supermercado. |
geri kalmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El curso es muy intensivo y a algunos estudiantes les cuesta seguir el ritmo. |
örnek almak, örneğe göre yapmaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Este diseño sigue los patrones de la última moda de París. Bu tasarım, günün Paris modası örnek alınarak yapıldı. |
suyuna gitmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tú síguele la corriente y se dará cuenta de que está equivocado. |
temas halinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A pesar de que no nos vemos mucho en estos días, intento seguir en contacto con mis primos a través de postales o correos electrónicos. |
İspanyolca öğrenelim
Artık seguir'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
seguir ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.