İspanyolca içindeki medias ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki medias kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte medias'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki medias kelimesi uzun erkek çorabı, çorap, kısa çorap, ortalama, averaj, standart, ortalama, orta nokta, orta, ortalama, patlamalı ses, media, genel not ortalaması, arabuluculuk yapmak, -e hakemlik etmek, aracılık etmek, arabuluculuk yapmak, araya girmek, orta, orta nokta, orta, araç, orta, orta, ortada bulunan, yarı yarıya, orta saha oyuncusu, kısmen, üvey, yarım kalan, orta, ara, madde, araç, taşıyıcı, araçlar, orta, orta, orta yer, (faydalı) uğraş/çare, ılımlı, vasıta, sözcü, ifade yolu, (birşeyi ifade etmekte kullanılan) araç, vasıta, tam ortası, ölçmek, (ölçü aletiyle) ölçmek, ölçüm yapmak, ölçmek, ölçümünü yapmak, ölçmek, ölçmek, saat tutmak, vezin kurallarına uymak, vezin tahlili yapmak, ölçmek, ölçü almak, ölçmek, orta saha, buçuk, orta saha, kısa kesilmiş, hafif ışıkta, loş ışıkta, orta sınıf, burjuvazi, burjuva sınıfı, GMT, ilkel, primitif, fasa fiso, orta kültürlü, orta boy, yarı zamanlı, orta boylu, ortalama olarak, ruh ikizi, ruh eşi, kocacığım, ANO, Ağırlıklı Not Ortalaması, hafta ortası anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
medias kelimesinin anlamı
uzun erkek çorabı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los hombres usaban medias y pantalones bombachos. |
çorap, kısa çorap
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Emily lleva calcetines rojos. |
ortalama(estadística) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi tanteo en el golf es un promedio de todos los puntos de mis partidas. |
averaj, standart
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El ingreso familiar en este Estado se aproxima al promedio nacional. Bu eyaletteki ailevi gelir yurt çapındaki averaja yakındır. |
ortalamaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nota media del test fue de 70 sobre 100. |
orta nokta, orta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La temperatura de hoy se aproxima a la media de esta época del año. |
ortalama(estadística) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se llama 'media' al valor promedio de una serie de números. |
patlamalı sesnombre femenino (dilbilimi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
medianombre femenino (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La capa media de un vaso sanguíneo se llama media. |
genel not ortalaması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se sacó las mejores notas durante la secundaria así que tenía un promedio de 4.0. |
arabuluculuk yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Llamaron a un tercero para mediar en la disputa. |
-e hakemlik etmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Llamamos a un abogado para mediar en el acuerdo. |
aracılık etmek, arabuluculuk yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Fred siempre tenía que mediar entre su esposa y su familia política. |
araya girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Suiza estaba dispuesto a interceder en la disputa. |
orta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
orta nokta, orta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La línea de 50 yardas está en el medio del campo de fútbol. |
araçnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Por medio de la televisión los niños pueden conocer el mundo. |
ortaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se detuvo a descansar en el punto medio de su recorrido. Kat edeceği yolun orta noktasında bir yerde dinlenmek için durdu. |
orta, ortada bulunanadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La edad media del grupo era de 34. |
yarı yarıya
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) El vaso estaba medio lleno. |
orta saha oyuncusu(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kısmen(informal) (mecazlı) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estoy medio listo para salir. |
üveyadjetivo (kardeş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ana es la media hermana de Tomás. |
yarım kalan(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Carlos esbozó una media sonrisa cuando Diana entró por la puerta. |
orta, ara
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los estudiantes hicieron sus exámenes de medio curso. |
madde
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Todas las pruebas se realizaron usando un medio de agua marina artificial rico en nutrientes. |
araçnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El largometraje es el medio perfecto para este actor. |
taşıyıcınombre masculino (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
araçlar
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Con sus herramientas y su ingenio, tenía los medios para reparar la estufa. |
orta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es de estatura promedio. Sınavdan averaj not aldı. |
orta, orta yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El chico se puso en el centro del círculo. |
(faydalı) uğraş/çare
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El diccionario es un gran recurso para los que aprenden idiomas. |
ılımlı(siyaset) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La gente eligió a un candidato moderado porque estaba cansada de que la política estuviera en punto muerto. |
vasıta(figurado) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La corrupción del político fue el instrumento de su caída. |
sözcü(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El diario sirve como un órgano para la opinión socialista. |
ifade yolu(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Escribir le proporcionó una salida a su creatividad. |
(birşeyi ifade etmekte kullanılan) araç, vasıta(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El editor utilizó el periódico como vehículo para sus propias opiniones. |
tam ortası(figurado) (bir işin, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Siempre que había problemas, él estaba en el centro. |
ölçmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Necesito medir el tablón antes de cortarlo. Tahtayı kesmeden önce ölçmem gerekiyor. |
(ölçü aletiyle) ölçmek, ölçüm yapmak(con un indicador) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El termómetro medía la temperatura del motor. |
ölçmek, ölçümünü yapmakverbo transitivo (harita çizimi için) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ellos midieron la propiedad para que el mapa se trazara correctamente. Haritayı doğru çizebilmek için arazinin ölçümünü yaptılar. |
ölçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mide las próximas diez tablas que se van a cortar. |
ölçmek(sayaç, saat, vb. ile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Aquí miden el agua, así que pagamos sólo por lo que usamos. |
saat tutmak(spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El entrenador midió el tiempo de la carrera corta del corredor. Koşucu koşarken antrenörü de saat tuttu. |
vezin kurallarına uymak(literatura: métrica) (şiir) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Este verso carece de métrica. |
vezin tahlili yapmak(versos) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La profesora le pidió a sus alumnos que analizaran el poema. |
ölçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La asistente midió a Lizz y le trajo una selección de jeans para que se probara. |
ölçü almak, ölçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Necesitamos tus medidas para hacerte el vestido de dama de honor. |
orta saha(deportes) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El jugador fue golpeado en el centro del campo. |
buçuk(saat) La escuela acaba generalmente a las tres y treinta, ¡pero hoy terminamos a las dos y treinta! |
orta saha(spor) Las líneas en el centro del campo necesitan otra mano de pintura. |
kısa kesilmiş(pelo de mujer) (saç) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hafif ışıkta, loş ışıkta
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La habitación estaba tenuemente iluminada con velas. |
orta sınıf, burjuvazi, burjuva sınıfı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
GMT(sigla) (milletlerarası saat) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) GMT es una zona horaria que incluye las islas británicas. |
ilkel, primitif(figurado) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tiene algunas ideas muy arcaicas respecto de cómo criar a sus hijos. |
fasa fiso(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Audrey and Tania habían bebida y se quedaron hasta la madrugada hablando de tonterías. |
orta kültürlü(pek kültürlü olmayan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Este musical de Broadway es para una audiencia de cultura media. |
orta boy(falda, abrigo) (etek, elbise) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yarı zamanlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Finalmente conseguí un empleo como barman de media jornada. |
orta boylulocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ortalama olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Una persona pestañea, en promedio, 6.250.000 de veces al año. |
ruh ikizi, ruh eşi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Todos esperan encontrar un alma gemela con quien compartir su vida. |
kocacığım(kıs, resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Carolyn lleva tres años de casada con su marido. |
ANO, Ağırlıklı Not Ortalaması(calificaciones) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Molly tiene el promedio general más alto de noveno grado. |
hafta ortası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los informes deben entregarse a mitad de semana. |
İspanyolca öğrenelim
Artık medias'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
medias ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.