İspanyolca içindeki guía ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki guía kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte guía'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki guía kelimesi önden gitmek, yol göstermek, kılavuzluk etmek, yol göstermek, rehberlik etmek, büyütmek, idare etmek, yol göstermek, hedeflemek, hedef almak, bırakmak, yer göstermek, kılavuzluk etmek, rehberlik etmek, dışarı çıkarmak, yanında getirmek, beraberinde getirmek, idare etmek, koyun gibi gütmek, rehber, kılavuz, yol gösterici, lider, yuva, rehber, işaret direği, örnek, model, yol gösteren, rehberlik eden, kılavuzluk eden, öğüt verme, yol gösterme, bilgilendirme, kılavuz çizgi, telefon rehberi, rehber, kılavuz, şerit kılavuzu, sözlük anahtarı, kılavuz ipi, yol halısı, yolluk, özet, esnek/bükülebilir tel, seyahat rehberi, seyahat rehberi, kılavuzluk etmek, rehberlik etmek, yol göstermek, tavsiye etmek, tavsiyede bulunmak, yol göstermek, yol göstermek, yönelmek, yöneltmek, alıştırmak, yol göstermek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
guía kelimesinin anlamı
önden gitmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) "¡Guía!" dijo ella, y yo la llevé por el pasillo. |
yol göstermek, kılavuzluk etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El guía turístico guía a la gente a través de la ciudad. Turist rehberi, şehri gezen turistlere kılavuzluk etti. |
yol göstermek, rehberlik etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estuve guiando a un nuevo grupo de empleados en el trabajo. |
büyütmek(bitkiyi belli yöne doğru) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Guié la hiedra para que trepe por el muro. |
idare etmekverbo transitivo (dans) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Guió gentilmente a su compañera durante el vals. |
yol göstermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Amy guió la compañía durante un primer año difícil. |
hedeflemek, hedef almak(militar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El misil fue dirigido hacia su objetivo. |
bırakmak(formando balsas) (nehirden aşağı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Transportó los troncos río abajo. |
yer göstermek(birisine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El ayudante llevó al visitante a la oficina del jefe. |
kılavuzluk etmek, rehberlik etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John sabe adónde vamos, así que él hará de guía. |
dışarı çıkarmaklocución verbal (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Marta, por favor, acompaña a los señores a la salida. |
yanında getirmek, beraberinde getirmek(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Trae a un amigo cuando vengas a cenar. Yemeğe gelirken yanında bir arkadaşını da getir. |
idare etmek(dans) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No conozco este baile. Vas a tener que llevarme (or: guiarme). |
koyun gibi gütmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El guía guió al grupo a lo largo del museo. |
rehbernombre común en cuanto al género (invariable masc y fem) (turizmde) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fue empleada como guía en el museo. Bu konudaki talimatnameyi okudunuz mu? |
kılavuz, yol göstericinombre común en cuanto al género (invariable masc y fem) (coğrafyada) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los exploradores fueron conducidos por un guía nativo. Kaşifler, Kızılderili kılavuzun peşinden gittiler. |
lidernombre común en cuanto al género (invariable masc y fem) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aquel hombre será tu guía a través el proceso. |
yuvanombre femenino (teknik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Asegúrate de alinear la tabla contra la guía antes de aserrarla. |
rehbernombre femenino (mapa) (kitap) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Buscamos el horario de los trenes en la guía. |
işaret direği(marca, señal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pusieron montoncitos de piedras como guía a lo largo de la senda. |
örnek, modelnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Usa un nivel de burbuja como guía (or: referencia) cuando asientes los ladrillos. |
yol gösteren, rehberlik eden, kılavuzluk edennombre común en cuanto al género (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Era un personaje guía en sus primeros días de universidad. |
öğüt verme, yol göstermenombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mary envió a su amiga a un consejero para que recibiese algo de guía. |
bilgilendirme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El bibliotecario les dio a los estudiantes una guía sobre el proceso para sacar libros. |
kılavuz çizginombre femenino (literal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ernest usaba una regla para dibujar una guía en el papel antes de empezar a escribir la carta. |
telefon rehberinombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
rehber, kılavuznombre común en cuanto al género (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El guía de la gira los llevó a la siguiente sala. Turist rehberi onları yan odaya götürdü. |
şerit kılavuzu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tienes que colocar la guía a través del orificio para que la película se cargue. |
sözlük anahtarı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La guía del diccionario explica todas las abreviaturas. |
kılavuz ipi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El buceador dejó caer una guía para que le ayudase a encontrar el camino de vuelta. |
yol halısı, yolluk(mueble) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La corredera de este cajón está rota. |
özet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No escribió el discurso palabra por palabra. Solo escribió el guion. |
esnek/bükülebilir tel
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El fontanero usó un desatascador para desatascar el desagüe. |
seyahat rehberi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) April usó el itinerario que le dieron para buscar sitios donde comer en la zona. |
seyahat rehberi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Michelin y Lonely Planet son dos famosas empresas que publican guías turísticas. |
kılavuzluk etmek, rehberlik etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Necesitamos a alguien que nos guíe por los sitios interesantes de París. Bu konuda bana yol gösterebilirseniz çok sevinirim. |
yol göstermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los lugareños te guiarán (or: orientarán) sin peligro a través del bosque. |
tavsiye etmek, tavsiyede bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tiene economistas que guían para conformar su política de impuestos. |
yol göstermek(birisine bir konuda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yol göstermek(persona) (bir konuda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yönelmek, yöneltmek(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los padres de Ben dirigieron a su hija hacia una carrera en finanzas. |
alıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El trabajo de Martín era orientar a los estudiantes nuevos en su primera semana. |
yol göstermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El entrenador la guió en cuanto a la mejor manera de levantar pesas. |
İspanyolca öğrenelim
Artık guía'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
guía ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.