İngilizce içindeki pick up ne anlama geliyor?
İngilizce'deki pick up kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pick up'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki pick up kelimesi arabayla almak, almak, yerden almak, tavlamak, iyileşmek, açmak, edinmek, öğrenmek, yavaş yavaş öğrenmek, tespit etmek, kamyonet, kamyonet, gelişme, ilerleme, amplifikatör, yolcu alma, hızlanma gücü, yük alma, toplama, bir gecelik ilişkiye girilen kimse, fark etmek, farkına varmak, değinmek, enerji veren şey anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pick up kelimesinin anlamı
arabayla almakphrasal verb, transitive, separable (collect in vehicle) (birisini bir yerden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I'll pick up the kids from school today. |
almakphrasal verb, transitive, separable (fetch) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Could you pick up my prescription on your way past the chemist? |
yerden almakphrasal verb, transitive, separable (grasp, lift) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I picked up the book which had fallen onto the floor. |
tavlamakphrasal verb, transitive, separable (figurative, slang (seduce) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lisa picked some guy up in a bar last night. |
iyileşmekphrasal verb, intransitive (informal (improve) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) We hope that sales will pick up next month. |
açmakphrasal verb, intransitive (informal (answer phone call) (telefonu) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I let the phone ring for ages but he didn't pick up. |
edinmekphrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (acquire: a habit, mannerism) (huy, alışkanlık, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Maria was worried that her son was picking up some bad habits from the other boys at school. |
öğrenmekphrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (learn: a language, skill) (lisan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My brother is so good at languages, he picked up French in a week. |
yavaş yavaş öğrenmekphrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (learn over time, bit by bit) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Andy picked up his cookery skills while working in his father's restaurant. |
tespit etmekphrasal verb, transitive, separable (detect) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The security scanner picked up something strange. |
kamyonetnoun (small open-back truck) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My new pickup truck is painted bright yellow. |
kamyonetnoun (US (small open-backed truck) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The man gave us a ride in the back of his pickup. |
gelişme, ilerlemenoun (informal (business: improvement) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Analysts have noted a pickup in last month's housing figures. |
amplifikatörnoun (on musical instrument) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This guitar has three pickups. |
yolcu almanoun (informal (bus: letting passengers on) (otobüs, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You can't pass a schoolbus that's stopped for a pickup. |
hızlanma gücünoun (car: acceleration speed) (taşıt) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This car's pickup is much faster than my last one. |
yük almanoun (freight collection) (kamyon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I've got a pickup at the factory first thing this morning. |
toplamanoun (informal (act of collecting [sth]) (çöp, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Make sure to take the garbage out this morning because the pickup is at noon. |
bir gecelik ilişkiye girilen kimsenoun (casual sexual acquaintance) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Samantha was at the bar with another of her pickups - I doubt she even knew his name! |
fark etmek, farkına varmak(informal (detect) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I made an error in my calculations, but nobody picked up on it. |
değinmek(talk about: [sth] mentioned) (bir konuya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Denise picked up on Laura's comment about working mothers. |
enerji veren şeynoun (informal ([sth] that makes you feel better) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) When I need a little pick-me-up, I eat one of my favorite candy bars. |
İngilizce öğrenelim
Artık pick up'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
pick up ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.