İngilizce içindeki patch ne anlama geliyor?
İngilizce'deki patch kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte patch'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki patch kelimesi (giysi) yamalama, yamama, toprak parçası, arsa, arazi parçası, küçük parça, küçük parça, leke, yama, (bilgisayar) düzeltme, yama, göz bandı, bant, bağlamak, bağlamak, zaman dilimi, (bilgisayar) düzeltmek, tamir etmek, yamalamak, yamamak, yamalamak, yama vurmak, parçaları birleştirmek, onarmak, onarmak, tedavi etmek, anlaşmazlığı gidermek, (dikkatsizce/aceleyle) parçaları birleştirmek, kabak tarlası anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
patch kelimesinin anlamı
(giysi) yamalama, yamamanoun (fabric: mends, strengthens) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John had to put a patch on his jeans, as they had a hole in them. |
toprak parçası, arsa, arazi parçasınoun (area of land, grass) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There is a patch of grass between the flower bed and the vegetable patch. |
küçük parçanoun (small piece of [sth]) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Angela hit a patch of ice and skidded. |
küçük parçanoun (small area of [sth]) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A patch of blue sky appeared between the clouds. |
lekenoun (area of skin) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Your patches of white skin are caused by vitiligo. |
yamanoun (fabric badge) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Karen sewed a Greenpeace patch onto her jacket when she was at college. |
(bilgisayar) düzeltme, yamanoun (computing: bug fix) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben used a patch to fix the problem with the software. |
göz bandınoun (eye covering) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The pirate wore a patch over one eye. |
bantnoun (plaster: administers drug) (ilaçlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tim is using nicotine patches to help him give up smoking. |
bağlamak(telephone: connect to external line) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Audrey is out of the office at the moment, but she's available on her mobile; I can patch you through if you like. |
bağlamakverbal expression (dated (telephone: connect to external line) (telefon, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The operator patched me through to our London branch. |
zaman diliminoun (informal (period of time) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(bilgisayar) düzeltmek, tamir etmek, yamalamaktransitive verb (computing: fix) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ben has patched this program and now the problem is fixed. |
yamamak, yamalamak, yama vurmaktransitive verb (mend: clothes, etc.) (giysi, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John has patched his jeans to hide the hole. |
parçaları birleştirmektransitive verb (join patches) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Hester is patching a quilt. |
onarmaktransitive verb (wall: repair) (duvar, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
onarmakphrasal verb, transitive, separable (mend: clothing, tear) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) There are no more mice in the house since I patched up the hole in the wall. |
tedavi etmekphrasal verb, transitive, separable (person: treat injury) (yara) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Don't worry, the doctors will patch you up in no time. |
anlaşmazlığı gidermekverbal expression (informal, figurative (be reconciled) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My friend and I had a fight, but we've patched things up now. |
(dikkatsizce/aceleyle) parçaları birleştirmek(assemble roughly) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sam patched a team together for Saturday's football match. |
kabak tarlasınoun (plot where pumpkins grow) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I used to go to the pumpkin patch to choose a pumpkin every Hallowe'en. |
İngilizce öğrenelim
Artık patch'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
patch ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.