İngilizce içindeki party ne anlama geliyor?
İngilizce'deki party kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte party'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki party kelimesi parti, davet, (siyasi) parti, taraf, destekleyen, grup, ekip, şahıs, kişi, kimse, müfreze, taraftarlık, yandaşlık, parti, eğlence, parti, partiye gitmek, partiye katılmak, içki içmek, alkol almak, bekârlığa veda partisi, bekarlığa veda partisi, doğum günü partisi, yaş günü partisi, kokteyl, kokteyl partisi, Muhafazakar Parti, yemekli davet, yemekli, küçük hediye paketi, Cumhuriyetçi Parti, bekarlığa veda partisi, gün, ev partisi, parti delisi, mızıkçı, oyunbozan, siyasi parti, parti içindeki grup, arama ekibi, pijama partisi, çay partisi, üçüncü taraf, üçüncü parti, parti vermek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
party kelimesinin anlamı
parti, davetnoun (social gathering) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I'm throwing a party tonight. Bu gece bir parti (or: davet) veriyorum. |
(siyasi) partinoun (political group) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) His party won the election with a big majority. Mensubu olduğu parti, seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandı. |
tarafnoun (individual or group in a legal dispute) (hukukta) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Neither party can back out once the contract has been signed. Kontrat imzalandıktan sonra taraflar kontrat hükümlerine sadık kalacaklardır. |
destekleyenadjective (involved in [sth]) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I refuse to be party to all your lies and deceit! |
grupnoun (group) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A party of locals set off in search of the missing boys. |
ekipnoun (team) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A party of doctors from the City Hospital visited him. |
şahıs, kişi, kimsenoun (US, informal (person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He's a grumpy old party, isn't he? |
müfrezenoun (military: detachment) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) They were attacked by an advance enemy party. |
taraftarlık, yandaşlıknoun (partisanship) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Are you a party to this stupid plan? |
partinoun as adjective (of or for a political group) (siyaset) The minister's opinion on this matter goes against party principles. |
eğlence, partinoun as adjective (of or for a social gathering) The music creates a nice party atmosphere. |
partiye gitmek, partiye katılmakintransitive verb (informal (go to parties) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) All she does is party and sleep. |
içki içmek, alkol almakintransitive verb (informal (drink alcohol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I've got beer! Let's party! |
bekârlığa veda partisinoun (party for a husband-to-be) (erkekler için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bachelor parties tend to be wild and crazy. // We're going to a nightclub for Simon's stag do. |
bekarlığa veda partisinoun (party for a wife-to-be) (kadınlar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
doğum günü partisi, yaş günü partisinoun (celebration of a birthday) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kids love to have birthday parties and invite all their friends. |
kokteyl, kokteyl partisinoun (party where drinks are served) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) To celebrate her promotion, she hosted a small cocktail party. |
Muhafazakar Partiplural noun (UK, colloquial (British right-wing political party) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The Conservatives were in government from 1979 to 1997. |
yemekli davetnoun (social gathering over evening meal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hyacinth has invited the vicar and his wife to a dinner party. |
yemeklinoun as adjective (relating to social dining event) (davet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) She is an expert at polite dinner-party conversation. |
küçük hediye paketinoun (party favours) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) At the end of Lucy's party all the children received a doggy bag of sweets and small toys. |
Cumhuriyetçi Partinoun (US, acronym (Grand Old Party: Republicans) (ABD) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) It looks like the GOP has messed things up again. |
bekarlığa veda partisinoun (UK (hen night, women-only celebration for bride-to-be) (kadınlar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She wanted to invite ten of her best friends to her hen party. |
günnoun (US, informal (gathering of women only) (kadınların aralarında yaptığı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ev partisinoun (social gathering at [sb]'s house) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We went to a house party yesterday. I couldn't sleep last night because our neighbors had a very loud house party. |
parti delisinoun (figurative, informal (person who frequents drinking parties) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She was a real party animal when she was younger. That party animal must be exhausted when the holidays are over. |
mızıkçı, oyunbozannoun (slang (killjoy, [sb] who avoids festivities) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We'd really like you to come out with us. Don't be a party pooper! |
siyasi partinoun (group seeking to form government) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The Conservative Party is the oldest political party in the United Kingdom. |
parti içindeki grupnoun (US (group seeking power within government) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
arama ekibinoun (group searching for missing person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A search party has set off up the mountain to look for the missing climber. People from the neighbourhood are forming a search party to find the missing boy. |
pijama partisinoun (US (sleepover) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çay partisinoun (social gathering at which tea is served) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üçüncü tarafnoun (independent or additional person or group) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We're designing the building ourselves, but a third party will build it. |
üçüncü partinoun (political group additional to 2 main parties) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In the UK in 2010 the third party entered a coalition with one of the two major parties. |
parti vermekverbal expression (host a celebration) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I will throw a party at my house for my birthday. |
İngilizce öğrenelim
Artık party'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
party ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.