Fransızca içindeki poste ne anlama geliyor?
Fransızca'deki poste kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte poste'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki poste kelimesi postane, posta hizmeti, posta servisi, görev, iş, garnizon, iş, görev yeri, pozisyon, posta sistemi, makam, görev yeri, dahili numara, görev, (televizyon) seti, iş, yer, konum, karakol, normal posta, iş, görev, hizmet, dahili telefon hattı, karakol, postalamak, postayla göndermek, internette paylaşmak, poster, postalamak, postaya vermek, göndermek, atmak, göndermek, posta ofisi, posta merkezi, postayla ilgili/postaya ait, posta, pilot kabini, kokpit, ileri karakol, posta pulu, gözcü birliği, yakalamak, posta, posta ile, postayla, sınır kontrol noktası, denetim noktası, denetleme noktası, gözetleme yeri, (mektup, vb.) uçakla gönderme, başbakanlık, posta damgası, profesörlük, çalışma masası, gece vardiyası, gece vardiyası, tam zamanlı çalışma, merkez postanesi, manzaralı yer, iş ünvanı, televizyon, açık pozisyon, stratejik konum, yönetim merkezi, üniversitede öğretmenlik, mesaj, boş yer (var/mevcut), gözetleme yeri, palamar yeri, iş istasyonu, üstlenmek, resmi makam sahibi, (iş) kadro açığı, eleman açığı, telsiz anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
poste kelimesinin anlamı
postane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je vais à la poste (or: au bureau de poste) pour envoyer ce colis à mon frère. |
posta hizmeti, posta servisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La poste est lente dans les zones rurales. |
görev, işnom masculin (emploi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lee a été recruté pour un poste dans l'administration. |
garnizonnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les soldats ont été envoyés à un poste de surveillance près des lignes de front. |
işnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Steve espère avoir un poste dans la direction des ventes. |
görev yerinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'année dernière, Janine a aidé à construire des puits à son poste en Afrique. |
pozisyonnom masculin (Sports) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
posta sistemi(système postal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La poste est lente dans les autres pays. |
makamnom masculin (emploi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils convoitaient tous un poste au comité de direction. |
görev yerinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On l'envoya prendre un poste à l'étranger. |
dahili numaranom masculin (Téléphone) (telefon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
görevnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(televizyon) setinom masculin (de télévision) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous éprouvons actuellement des difficultés techniques, n'ajustez pas votre appareil. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Televizyon seti oturma odasında. |
iş(emploi : populaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je cherche une place de mécanicien. |
yer, konum
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karakol
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
normal posta(elektronik olmayan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je reçois la plupart de mes factures par e-mail, sauf mes impôts que je reçois par courrier (or: par la poste). |
iş, görev, hizmetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nombreux sont les jeunes qui ont du mal à trouver un emploi. |
dahili telefon hattı(téléphone) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Katie avait un appel en attente sur le poste supplémentaire situé en haut. |
karakolnom masculin (police) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La police emmena le suspect au commissariat (or: au poste) pour l'interroger. |
postalamak, postayla göndermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai posté la lettre aujourd'hui. |
internette paylaşmakverbe transitif (Internet, anglicisme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a posté sa citation préférée sur sa page de profil. |
posternom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les chambres à coucher des adolescents sont souvent tapissées de posters. |
postalamak, postaya vermek, göndermek, atmak(courrier postal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je vais poster une lettre aujourd'hui. Bugün bir mektup postalayacağım. |
göndermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
posta ofisi, posta merkezinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gouvernement envisage de privatiser la Poste. |
postayla ilgili/postaya ait, posta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
pilot kabini, kokpit(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avant le 11 septembre, les enfants avaient le droit de rendre visite au pilote dans le cockpit durant le vol. |
ileri karakolnom masculin (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les militaires ont gardé un petit nombre de soldats à l'avant-poste dans le désert. |
posta pulunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je dois acheter un timbre-poste pour envoyer une lettre à mon ami. |
gözcü birliğinom masculin (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yakalamak(police) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
posta
|
posta ile, postaylaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Pouvez-vous le faxer ou l'envoyer par la poste ? |
sınır kontrol noktası, denetim noktası, denetleme noktasınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les voyageurs ont préparé leurs papiers pour l'inspection au poste de contrôle. |
gözetleme yerinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La police s'est installée au poste de guet pour surveiller l'activité criminelle. |
(mektup, vb.) uçakla gönderme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başbakanlıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
posta damgasınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
profesörlük
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çalışma masası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gece vardiyası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John a dormi durant le déjeuner en revenant de son poste de nuit. |
gece vardiyası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les personnes qui travaillent de nuit ont souvent du mal à adapter leurs horaires de sommeil. |
tam zamanlı çalışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Maintenant que je suis passé d'un mi-temps à un temps plein, je suis couvert par la mutuelle de l'entreprise. |
merkez postanesinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le bureau de poste central se trouve dans le quartier de Chelsea. |
manzaralı yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iş ünvanınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'intitulé de son poste était « responsable des ressources humaines ». |
televizyon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
açık pozisyonnom féminin (iş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
stratejik konum(Politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yönetim merkezinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üniversitede öğretmenlik(poste, emploi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kelsey a obtenu un poste d'enseignant-chercheur à l'université. |
mesajnom masculin (Informatique) (internet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le message que Patricia a posté a été lu deux cents fois. |
boş yer (var/mevcut)(işaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entreprise a un poste de réceptionniste vacant. |
gözetleme yerinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
palamar yerinom masculin (liman) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce port ne dispose d'aucun poste d'amarrage destiné aux navires de fret. |
iş istasyonunom masculin (Informatique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üstlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tom a accédé au poste de directeur (or: a assumé les fonctions de directeur) après le renvoi de Jim. |
resmi makam sahibi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le maire en place n'a pas été réélu. |
(iş) kadro açığı, eleman açığınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un poste d'associé junior est disponible. |
telsiz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık poste'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
poste ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.