Fransızca içindeki critique ne anlama geliyor?
Fransızca'deki critique kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte critique'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki critique kelimesi olumsuz eleştiri, eleştirici, kınama, yerme, eleştirmen, sanatsal eleştiri, çözümleme, analiz, eleştirisel, eleştirel, eleştiri yazısı, eleştiri (yazısı), tenkit, kritik, onaylamama, tasvip etmeme, eleştirmen, eleştirici, eleştiri yazısı, eleştiri, tenkit, kötüleme, önizleme, şikayet, eleştirici, tenkitçi, sözlü saldırı, eleştiri, değer biçen, eleştiri, eleştiri, tenkit, eleştiri, iğneli söz, kinaye, eleştiren, kusur bulan, tenkitçi, yorumcu, güçlü, kuvvetli, ciddi, eleştirmek, tenkit etmek, kusur bulmak, suçlamak, taş atmak, eleştirmek, tenkit etmek, taş atmak, kötülemek, kötülemek, eleştirmek, tenkit etmek, suçlamak, sertçe eleştirmek, sertçe eleştirmek, sertçe eleştirmek, kötülemek, analiz etmek, kötülemek, hakkında kötü konuşmak, meydan okumak, şikâyet etmek, eleştirmek, eleştirmek, eleştiri(sini) yapmak/yazmak, açımlama, coşkulu övgü, kritiğini yapmak, ayrım yapmayan, fark gözetmeyen, tenkit etmeyen, kritik bir şekilde, kritik biçimde, hayati risk, sert eleştiri, kritik an, kitap eleştirisi, eleştirel düşünme, tiyatro eleştirmeni, bardağı taşıran son nokta/damla, kritiklik, eleştiriye açık olmak, eleştirel olarak, eleştirel bir biçimde, kritik an/durum, patlama noktası, eleştiri yazmak, tavsiye, anlaşmalı saldırı, dırdırcı kimse, övgü anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
critique kelimesinin anlamı
olumsuz eleştirinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La critique n'a pas épargné la gouverneur lorsqu'elle a tenté de faire augmenter les taxes. |
eleştiriciadjectif (qui reproche) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le professeur était très critique envers de nombreux étudiants. |
kınama, yermenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les critiques de ma mère sur mes écrits sont toujours justes. |
eleştirmennom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tous les critiques ont adoré le film, mais pas le public. |
sanatsal eleştirinom féminin (article) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jack lit la critique littéraire dans le journal du dimanche. |
çözümleme, analiznom féminin (analyse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La critique du poème révèle la précision dont fait preuve le poète dans le choix de ses mots. |
eleştiriselnom féminin (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le livre a été salué par la critique, dont les éloges l'ont propulsé en tête des ventes. |
eleştireladjectif (qui analyse) (zeka, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'esprit critique (or: analytique) du courtier lui a permis d'identifier les actions rentables à long terme. |
eleştiri yazısı(article) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le compte rendu n'a pas mentionné beaucoup de points positifs pour cette voiture. |
eleştiri (yazısı), tenkit, kritiknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a une critique de sa nouvelle pièce dans le journal d'aujourd'hui. |
onaylamama, tasvip etmeme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le président fait face à la critique pour sa réticence à agir. |
eleştirmen, eleştiricinom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La plupart des critiques ont apprécié le film. |
eleştiri yazısınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eleştiri, tenkitnom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jody a été l'objet de nombreuses critiques après avoir décidé de démissionner de son travail. |
kötüleme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
önizlemenom féminin (Littérature) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şikayet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eleştirici, tenkitçiadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sözlü saldırınom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est mon argent, alors ne me fais pas de critiques sur ma manière de la dépenser. |
eleştirinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ne pouvant plus supporter les critiques de ses camarades de classe, Julia a quitté la salle de classe en courant. |
değer biçenadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eleştirinom féminin (art) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le quartet reçut des critiques positives. |
eleştiri, tenkitnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La critique de Ben sur la réputation du maire n'a pas été bien reçue. |
eleştirinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iğneli söz, kinaye(figuré, familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Janet n'a pas apprécié sa pique au sujet de sa coiffure. |
eleştiren, kusur bulan, tenkitçi(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je ne lui dis rien car elle semble toujours prompte à critiquer les autres. |
yorumcu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les commentateurs sont tous d'accord sur le fait qu'aucun des candidats n'a remporté le débat d'hier soir. |
güçlü, kuvvetli(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Helen fit un commentaire cinglant sur les goûts vestimentaires de son frère. |
ciddiadjectif (état) (hastanın durumu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le patient est dans un état grave (or: critique), mais on espère qu'il survivra. |
eleştirmek, tenkit etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Si vous critiquez leurs efforts, essayez aussi de trouver des points positifs. |
kusur bulmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mère d'Andrew l'a toujours critiqué pour ses mauvaises notes. |
suçlamakverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
taş atmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je déteste aller rendre visite à la famille de mon mari parce que ma belle-mère n'arrête pas de critiquer. |
eleştirmek, tenkit etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Seth a dit à Sean : « Ne critique pas les jeux télé, c'est instructif ! » |
taş atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kötülemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kötülemek(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lors de sa recherche d'un nouveau lieu de vie, Shawna a dénigré tous les appartements qu'elle a visités. |
eleştirmek, tenkit etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouverneur a été réprimandé et démis de ses fonctions après le scandale pour détournement. |
suçlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'armée a réprimandé plusieurs officiers de haut rang pour corruption. |
sertçe eleştirmek(littéraire : critiquer) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La communauté universitaire a fustigé la critique de Virginia Woolf par le professeur. |
sertçe eleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu aimes critiquer (or: critiquer les autres) mais toi, tu n'aimes pas être critiqué. |
sertçe eleştirmekverbe transitif (verbalement) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le candidat a vicieusement critiqué (or: attaqué) son opposant. |
kötülemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Neil critique (or: dénigre) toujours ses collègues. |
analiz etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les cadres du parti sont invités à faire la critique de leur propre engagement. |
kötülemek, hakkında kötü konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
meydan okumak(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
şikâyet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
eleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand il était candidat à la mairie, Bob s'en prenait à tous ses adversaires. |
eleştirmek, eleştiri(sini) yapmak/yazmak(critiquer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le reporter a passé en revue (or: examiné) le nouveau produit pour le journal. Gazeteci, yeni ürünün eleştirisini yazdı. |
açımlama(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
coşkulu övgü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kritiğini yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans un article de journal académique, le professeur a analysé le nouveau livre concernant l'Empire russe. |
ayrım yapmayan, fark gözetmeyenlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tenkit etmeyen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kritik bir şekilde, kritik biçimde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le professeur a examiné la peinture d'un œil critique, en fronçant les sourcils pour marquer sa désapprobation. |
hayati risknom masculin (Médecine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les médecins ont dit qu'il était dans un état critique du fait de la gravité de ses blessures. |
sert eleştirinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kritik annom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La décision de l'arbitre d'accord un pénalty fut un moment critique dans le match. |
kitap eleştirisinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alexandra écrit des critiques littéraires pour un journal national. |
eleştirel düşünme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De nos jours, les enseignants essayent d'encourager l'esprit critique (or: l'analyse critique) chez leurs élèves. |
tiyatro eleştirmeninom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bardağı taşıran son nokta/damlanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kritikliknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eleştiriye açık olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
eleştirel olarak, eleştirel bir biçimdelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Katie parle toujours aux gens de manière critique. Elle est assez encline à critiquer. |
kritik an/durumnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les négociations ont atteint un tournant (or: moment critique) quand la date limite a approché sans qu'aucune décision n'ait été prise. |
patlama noktasınom masculin (sinir, öfke) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les esprits ont atteint le point critique quand l'arbitre a exclus un des joueurs. |
eleştiri yazmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tavsiyenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
anlaşmalı saldırı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dırdırcı kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
övgünom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık critique'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
critique ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.