Fransızca içindeki appelé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki appelé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte appelé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki appelé kelimesi aramak, telefonla aramak, çağırmak, çağırmak, çağırmak, ad koymak, isim koymak, seslenmek, çağırmak, davet etmek, çekmek, cezbetmek, çekmek, telefon etmek, çağırtmak, telefon etmek, telefon açmak, aramak, telefonla aramak, bağırarak çağırmak, çağırmak, çağırmak, çağırtmak, adını koymak, ismini koymak, -i aramak, -e telefon etmek, aramak, telefonla aramak, ifade etmek, askere almak, çağırmak, çağrı cihazından aramak, isim vermek, ad vermek, telefonla aramak, telefon açmak, işaret etmek, davet etmek, çağırtmak, aramak, telefon etmek, çekici gelmek, hoş görünmek, irtibat kurmak, iletişim kurmak, askere çağrılmış kimse, askere alınmış, erat, adlı, isimli, isimli, adlı, olarak görmek, gerçekleri sakınmadan söylemek, dobra dobra söylemek, askere çağırmak, askere çağırmak, anmak, çağırmak, istemek, talep etmek, telsizle yardım istemek, beyefendi diye hitap etmek, telsiz kullanmak, telsizle haberleşmek, zile basmak, zorla askere almak, adıyla hitap etmek, soyadı ile çağırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
appelé kelimesinin anlamı
aramak, telefonla aramak(par téléphone) (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je t'appellerai demain pour voir comment tu vas. Seni yarın arayıp nasıl olduğunu soracağım. |
çağırmakverbe transitif (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jim, ta maman t'appelle. Can, annen seni çağırıyor. |
çağırmakverbe transitif (bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a appelé les noms sur la liste et nous les avons notés. Listedekilerin isimlerini çağırdı, biz de not ettik. |
çağırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Appelez le candidat suivant, s'il vous plaît. Lütfen bir sonraki adayı içeri çağırın. |
ad koymak, isim koymak(donner un nom) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le bébé doit naître dans trois semaines mais nous ne savons pas comment l'appeler. |
seslenmekverbe transitif (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çağırmak, davet etmekverbe transitif (Religion) (göreve, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dieu l'a appelé à l'église. |
çekmekverbe transitif (chasse, leurrer) (birisini bir şeye) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a appelé la grouse dans une clairière. |
cezbetmek, çekmekverbe transitif (attirer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mer l'appelait. |
telefon etmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu ne veux pas écrire, tu peux toujours appeler. Eğer mektup yazmak istemiyorsan telefon da edebilirsin. |
çağırtmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il est très malade, je crois qu'il faudrait appeler ses parents pour qu'ils le ramènent à la maison. |
telefon etmek, telefon açmakverbe transitif (par téléphone) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Appelle Patty ce soir et invite-la à notre soirée. |
aramakverbe transitif (telefonla) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vais l'appeler pour savoir ce qu'elle fait. |
telefonla aramakverbe transitif (par téléphone) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
bağırarak çağırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le petit garçon appelait sa mère quand elle quittait la pièce. Elle a appelé à l'aide. |
çağırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çağırmak, çağırtmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jim a appelé un médecin lorsque la fièvre de son fils s'est aggravée. |
adını koymak, ismini koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils vont appeler leur bébé Michael. |
-i aramak, -e telefon etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Edward appela tous ses amis. Doğan arkadaşlarının hepsini aradı (or: hepsine telefon etti). |
aramak, telefonla aramakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On invite les auditeurs à appeler pour faire des commentaires. |
ifade etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tout dépend comment tu veux appeler ça : pas cher ou bon marché ? |
askere almakverbe transitif (guerre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le roi a appelé le peuple au combat avant de déclencher sa guerre. |
çağırmakverbe transitif (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le docteur a été appelé et n'est pas donc dans son cabinet aujourd'hui. |
çağrı cihazından aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On devrait appeler (or: faire appeler) le directeur car nous avons un problème. |
isim vermek, ad vermek(une personne, une chose) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Baptisons cette chanson "Furtive Mission''. |
telefonla aramak, telefon açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous pouvez attendre cinq minutes le temps que je passe un coup de téléphone ? |
işaret etmek(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Matilda tenta de faire signe à son mari qui se tenait à l'autre bout de la pièce. |
davet etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çağırtmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aramak(telefonla birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Attendez une minute, je dois juste passer un coup de téléphone à mon supérieur. |
telefon etmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a téléphoné (or: Elle a appelé) hier. |
çekici gelmek, hoş görünmekverbe transitif (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les lumières de New York m'attirent (or: m'appellent) ! |
irtibat kurmak, iletişim kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Contactez (or: appelez) votre médecin en cas de forte fièvre. |
askere çağrılmış kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les conscrits ont attendu nerveusement les ordres. |
askere alınmış(Militaire) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les hommes mobilisés devaient se présenter à la base de l'armée la plus proche. |
erat(Militaire : jeune recrut) (askerlik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les appelés ont été envoyés au front en premier comme chair à canon. |
adlı, isimli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mary s'est fait une nouvelle amie : une petite fille qui s'appelle Abigail. |
isimli, adlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle a un copain qui s'appelle Tom. |
olarak görmekverbe transitif (considérer comme) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'appelle ça un scandale. |
gerçekleri sakınmadan söylemek, dobra dobra söylemeklocution verbale (figuré : être franc) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Louise n'a pas peur d'appeler un chat un chat. |
askere çağırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) De nombreux jeunes hommes ont été appelés sous les drapeaux pour la guerre. |
askere çağırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les conscrits étaient appelés sous les drapeaux pour le service militaire selon leurs dates de naissance. |
anmak, çağırmakverbe transitif (birisini bir isimle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les gens appellent Emily « la Reine » parce qu'elle obtient toujours ce qu'elle veut. |
istemek, talep etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le Sénateur a appelé ses collègues législateurs à voter en faveur du renforcement de l'aide à l'attention des plus démunis. |
telsizle yardım istemeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Comme l'un des alpinistes avait fait une chute et s'était cassé la jambe, le guide a appelé au secours par radio. |
beyefendi diye hitap etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne m'appelle pas monsieur ! Je ne suis pas si vieux. |
telsiz kullanmak, telsizle haberleşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jack a appelé la station par radio pour demander des renforts. |
zile basmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen vient d'appeler à l'interphone, donc je la rejoins dans le hall. |
zorla askere almaklocution verbale (Militaire) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dans le passé, l'armée britannique appelait les prisonniers sous les drapeaux. |
adıyla hitap etmeklocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
soyadı ile çağırmaklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Arrêtez de m'appeler par mon nom de famille. Appelez-moi John, pas Smith ! |
Fransızca öğrenelim
Artık appelé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
appelé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.